بَاب
مَا يُنْهَى
عَنْهُ أَنْ
يُسْتَنْجَى بِهِ
20. Taharette
Kullanılması Yasaklanmış Olan Şeyler
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
خَالِدِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَوْهَبٍ
الْهَمْدَانِيُّ
حَدَّثَنَا
الْمُفَضَّلُ
يَعْنِي
ابْنَ
فَضَالَةَ
الْمِصْرِيَّ
عَنْ
عَيَّاشِ
بْنِ
عَبَّاسٍ
الْقِتْبَانِيِّ
أَنَّ
شِيَيْمَ
بْنَ
بَيْتَانَ أَخْبَرَهُ
عَنْ
شَيْبَانَ
الْقِتْبَانِيِّ
قَالَ إِنَّ
مَسْلَمَةَ
بْنَ
مُخَلَّدٍ
اسْتَعْمَلَ
رُوَيْفِعَ
بْنَ ثَابِتٍ
عَلَى
أَسْفَلِ
الْأَرْضِ
قَالَ
شَيْبَانُ
فَسِرْنَا
مَعَهُ مِنْ
كَوْمِ
شَرِيكٍ
إِلَى
عَلْقَمَاءَ
أَوْ مِنْ
عَلْقَمَاءَ
إِلَى كَوْمِ
شَرِيكٍ يُرِيدُ
عَلْقَامَ
فَقَالَ
رُوَيْفِعٌ
إِنْ كَانَ
أَحَدُنَا
فِي زَمَنِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَيَأْخُذُ
نِضْوَ أَخِيهِ
عَلَى أَنَّ
لَهُ
النِّصْفَ
مِمَّا يَغْنَمُ
وَلَنَا
النِّصْفُ
وَإِنْ كَانَ أَحَدُنَا
لَيَطِيرُ
لَهُ
النَّصْلُ
وَالرِّيشُ
وَلِلْآخَرِ
الْقِدْحُ
ثُمَّ قَالَ
قَالَ لِي
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا
رُوَيْفِعُ
لَعَلَّ
الْحَيَاةَ سَتَطُولُ
بِكَ بَعْدِي
فَأَخْبِرْ
النَّاسَ
أَنَّهُ مَنْ
عَقَدَ
لِحْيَتَهُ
أَوْ تَقَلَّدَ
وَتَرًا أَوْ
اسْتَنْجَى
بِرَجِيعِ
دَابَّةٍ
أَوْ عَظْمٍ
فَإِنَّ
مُحَمَّدًا
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْهُ
بَرِيءٌ
Şeyban el-Kitbani'den
rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: "Mesleme b. Muhalled Ruveyfi b.
Sabit'i Mısır'ın aşağı kısımlarına emir tayin etti, Şeyban der ki, Alkam denen
yere gitmek isteyen Ruveyfi* ile Kümü Şeriyk'den Alkama'ya, yahut Alkama'dan
Küm-i Şeriyk'e kadar beraber yolculuk yaptık. Ruveyfi dedi ki: Bizlerden birisi
Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında cihad'dan elde edeceği
ganimet'in yarısını ona vermek ve yarısını da kendisinin olmak şartıyla bir din
kardeşinin arık devesini isterse alıp cihad'a giderdi. Şayet kendisine
ganimet'ten bir pay düşerse ok'un temreni ile tüy'ü kendisinin olur; ağaç kısmı
da din kardeşinin olurdu. Ruveyfi' der ki: Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bana dedi ki:
"Ey Ruveyfi' umarım
ki sen, benden sonra uzun zaman yaşarsın. Şu insanlara söyle ki; kim
sakallarını bağlarsa veya boynuna (nazar için ip veya boncuk) takarsa yahut
hayvan tezeği ile veya kemikle taharet yaparsa Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) ondan beridir."
Diğer tahric: Nesai,
Ziyne; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifte geçen ganimet, harp sonucu
müslümanların eline geçen maldır.Fey' ise, harb yapmadan ele geçendir.
Hadis-i
şerifte geçen ganimet'ten elde edilen mal'ın yarısı karşılığında hayvan
kiralamak hadisesi ise, bu ücreti olduğu gibi caiz gören Evzai ve Ahmed bin
Hanbel için bir delildir. Fukahanın ekserisi bu görüşü kabul etmemişler ve bu
dununda, Mücahid'in, hayvan sahibine ücret-i misl ödemesi gerektiğini
söylemişlerdir. Hattabi'de bu görüştedir.
Bu
konuda hadis-i şerif'ten anlaşılan şudur: Bazan elimize çok ganimet geçerse de
bazan da bir ok gibi çok az bir şey geçerdi ve bunu aramızda paylaştırdık. Okun
tüy ve demir kısmını birimiz alırsa, ağaç kısmını da diğerimiz alırdı,
İslamiyet'in başlangıcında durum böyleydi. Bu sözleriyle Ruveyfi' ilk müslümanlardan
olduğunu hatırlatmak, dolayısıyla, söyleyeceği sözün dikkatle ve kabul
kulağıyla dinlenmesi için ikazda bulunmak istemiştir.
Hattabi'ye
göre, ganimet, bölüşülmesi mümkün ve fayda sağlayan bir mal ise,
bölüşülmelidir. Değilse taksimini istemek uygun değildir. Mesela ok'un
parçaları olan tüy ve demir'den her biri yalnız başına işe yarayabilir. İnci
tanesi ise, bölüşüldüğü takdirde hiç kimsenin işine yaramaz.
"Benden
sonra uzun zaman yaşarsın" sözü, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in
mucizelerindendir. Hakikaten Ruveyfi' (r.a.) hazretleri, uzun zaman yaşamıştır.
Çok ihtilaflara şahid olmuştur. Hicretin 56. senesinde Afrika'da vefat
etmiştir.
Sakalı
düğümlemek, umumiyetle onu kıvırcık hale getirip güzelleştirmek için, cahiliyye
araplarının yaptığı bir iş idi. Bir rivayete göre de araplar bunu harpte
yaparlardı. Acemlerin adeti olduğunu söyleyenler de vardır. Ebheri der ki,
eskiden araplar arasında bir zevcesi olan sakalına bir düğüm, iki zevcesi olan
da sakalına iki düğüm atardı.Resulullah (s.a.v.) bu hali hangi sebeble olursa
olsun yasaklamıştır. Bu durum sünnete muhaliftir. Sünnet, sakalı güzelce
taramaktır.
"Boyuna
ip bağlamak" sözü ile muska takmak veya nazar boncuğu takmak
yasaklanmıştır. Hanefi ulemasından Ayni, bu iplerin muska takmak için kullanılan
ipler olduğunu söylemiştir.
Tezek
ve kemiklerle taharetlenmenin yasaklanması, bunların, cinlerin azığı
olmasındandır.
Allah
Resulü'nün "ben onlardan beriyim" demeyip de "Muhammed onlardan
(yani bu fiilleri işleyenlerden) beridir." diye Muhammed ismini zikredişi
ise, işin ehemmiyetine dikkat çekmek ve nehyde şiddet göstermek içindir.